Merhaba, ben Sema. 34 yaşında, 1.75 cm boyunda, balık etli bir kadınım. Aslında çok kilolu olmadığım halde göğüslerim normalden biraz büyük olduğu için büyük beden kıyafetler giyiyorum. Muhafazakar bir ailede büyüdüm. Kendimi bildim bileli başım kapalıydı. Bu arada gözlerim yeşil renkte, tenim ve yüzüm bembeyaz ve pürüzsüzdür. Görenin bir daha baktığı güzellikte olduğumu söylerler. Eskiden beridir büyük beden kıyafetler için katalog çekimi modelliği yapıyorum, ama evlendikten sonra çok sık yapamaz olmuştum. Dokuz senedir evliyim. Çocuğumuz olmadı, kocamın ilk evliliğinden bir kızı olduğundan sorun bendeydi. Kocam benden 10 yaş büyük ve kendine ait bir üretim atölyesi var. Kocam ve ailesi de bizim gibi muhafazakarlar.

Kocam modellik yapmamı hiç istemedi, ancak beni kıramadığı için evliliğimiz boyunca birkaç kez izin verdi modellik yapmama. Genellikle büyük beden pijama takımları, eşarp, türban, kapalı gömlek, tunik, pardesü gibi giysilerin modelliğini yapardım. Ama yüzüm göründüğü ve beni çok kıskandığı için bunlara bile zorla izin verirdi kocam.

Derken kocamın işleri ters gitmeye, atölyesi zarar etmeye başladı. Bir yıl kadar sağdan soldan borç alıp idare etti. Ama bu süreçte huyu da değişmeye başladı. Kıskançlığı azaldı, başörtü takmamı beğenmemeye başladı. Daha fazla asabileşti, hiç anlaşamaz olduk. Seks hayatımız zaten uzun süre önce bitmişti. Ben de cinsel açlığımı özellikle banyo yaparken kendimi tatmin ederek gideriyordum. Kocamı aldatmak istemesem de yine de masturbasyon yaparken başka erkeklerin beni siktiğini hayal ediyordum…

İyice parasal sıkıntıya düşünce ben de katalog çekimlerine tekrar hız verdim ve kocam hiç ses çıkarmadı. Hatta eve maddi destek sağladığım için teşvik bile etmeye başladı beni. Saçımı açarsam daha güzel olacağımı ve işlerimin artacağını bile söylemeye başladı. Açık kumral dalgalı saçlarım ile başım açıkken gerçekten çok daha alımlı oluyordum. Ama yılların alışkanlığı ile açmayı kabul etmedim inatla. Hatta kocama inat olsun diye açmıyordum biraz da.

Bir pazar günü çalıştığım ajansa fotoğrafçı olduğunu söyleyen bir adam uğramış. Benim resimlerimi görüp çekimleri çok başarılı bulmuş ve benim kim olduğumu sormuş. Ajanstakiler de ismimi ve numaramı vermişler. Ünlü bir textil firması için çalışıyormuş ve yeni yüzler arıyorlarmış. Ben tam aradıkları kadınmışım.

Pazar günü saat 14’te telefonum çaldı. Karşıdaki ses ismim ile hitap edip kendi adının Alper olduğunu söyledi. Kısa bir kendini ve firmasını tanıtma faslının ardından konuya girdi. Benimle çalışmak istediklerini ve anlaşma sağlanırsa kontrat imzalamak için ofislerine gelmemi istedi. Kocamla görüşüp geri dönüş yapacağımı söyledim.

Kocama anlattım hemen konuyu. Evde oturmuş çay içiyor, televizyon başında vakit geçiriyorduk. Kocam, “Yarın gidersin!” dedi, çok ta fazla ilgilenmeden. Oysa ben Alper beyin bahsettiği fotoğraf çekim konseptinden, firmanın büyüklüğünden ve patronlarının vizyonundan oldukça etkilenmiştim. Beni çok önemli bir yere koymuştu Alper bey bu projede, iyi hissettirmişti kısaca. Alper beyi arayıp pazartesi sabah saat 10’da ofislerinde olacağımı söyledim.

Pazartesi tam saatinde vardım ofise. Balgat’ta 3 katlı şık bir binanın en üst katına çıkarttı beni danışma görevlisi. Alper beyi odasında buldum ve biz çay içip sohbet ederken 15 dakika falan sonra patron olan Sefa bey de geldi.

Üzerime yaz sıcağına uygun krem rengi keten gömlek, altıma koyu lacivert, dizin bir karış altında, pileli bol bir etek, ayaklarıma siyah ince çorap ve siyah renkli, 5 cm topuklu, arkası terlik gibi açık olan şık bir ayakkabı giymiştim. Sarı renk başörtümü modern tarzda bağlayıp büyük siyah güneş gözlüğümü de başörtümün üzerine takmıştım. Gömleğin içine yine beyaz renk sütyenimi ve üzerine de askılı atletimi giymiştim. Eteğin altına siyah renk külot giymiştim, ama külotum bikini altı gibi dar ve aralara kaçan cinsten, Brezilya tangası gibiydi. Kimse eteğimin altını görmeyecekti ne de olsa.

Ayağa kalktım Sefa bey odaya girince, tokalaştık. Beni iyice süzdükten sonra etrafımda dönmemi istedi, arkamı da görmek için. Sonra söze girdi, beni çok beğendiklerini söyleyip kısaca yaptıkları işlerden bahsetti. Güven veren, yakışıklı, kibar, hafif kır sakallı, 50’li yaşlarının başında biriydi Sefa bey. Çok da çapkın biriydi, sikici bakışları amımın karıncalanmasına yetmişti. Sefa beyin beni gerçekten siktiğini hayal etmeye başlamıştım bile. Hatta beni hemencecik Alper beyin gözleri önünde yatırıp sikmek istese hayır diyemeyecek durumdaydım…

Benden bekledikleri şeylerin sözleşmede yazılı olduğunu söyleyip 4 sayfalık bir dosyayı önüme uzattılar. Ben sözleşmeyi okumaya çalışırken, dilersem evde rahat rahat okuyabileceğimi, şimdi önemli bir toplantısının olduğunu söyledi Sefa bey ve “Kısaca özetlersem, toplamda 3 aylık bir proje bu, ayda 10 bin dolar ücret alacaksın bizden. İşler yolunda giderse 3 ay sonra yeni bir sözleşme daha yapacağız, aylığın 15 bin dolar olacak. İstersen çalıştığımız diğer firmalara da göndermek için hemen şimdi spontane bir foto çekimi yapılsın burada. Tabii karşılığında bin doları muhasebeden hemen alacaksın. Evde sözleşmeyi okuyup işi kabul edersen de yarın aynı saatte gelir başlarsın!” dedi.

Sefa bey gidince Alper bey hemen bir fotoğraf makinesi çıkarıp odasında epeyce fotoğraflarımı çekti ve “Giderken muhasebeden paranı al!” deyip muhasebeyi aradı. Eve döndüğümde çantamdaki bin doları çıkartıp yatak odamdaki iç çamaşırı çekmecesine koydum. Sonra sözleşmeyi okudum dikkatlice. Çekimlerde giyeceğim kıyafetler arasında bluz, tişört, gömlek, tayt, plaj kıyafetleri, sporcu kıyafetleri, iç çamaşırları, gecelik vb. şeyler yazıyordu. Başım kapalıyken bunların çoğunu giyemezdim. Çekmeceyi açıp paraya baktım tekrar, külotlarımla sütyenlerimin arasında duruyordu para.

Kocam atölyesindeydi bu saatte. Kocamı arayıp durumu anlattım, ama çekimlerde ne giyeceğimi söylemedim. Çok sevindi önce, sonra işlerinin kötü olduğunu, neredeyse durduğunu söyleyip kafasını dağıtmak için iki hafta kadar ailesinin Alanya’daki yazlığında kalacağını söyleyip, “Sen de rahat rahat çekimlerini yaparsın!” dedi.

Ertesi sabah ben evden çıkmadan kocamı uğurladım Alanya’ya, az sonra da ben çıktım evden. Bacaklarım titriyor, kalbim her zamankinden hızlı atıyordu, hayatımızda yeni bir başlangıç olacağını vücudum benden önce hissettmiş de beni uyarıyor gibiydi. Yine aynı kıyafetleri giymiştim, ama atlet giymedim bu sefer. Sütyenimin üzerine direkt gömleğimi giydim.

Göğüslerim yıllar içinde biraz daha büyümüş D-Cup ölçüsüne ulaşmıştı. Sarkık sayılmazlardı, ama ben yine de dikleştirici toparlayıcı sütyen giyerdim hep. Kocamın en beğendiği ve yıllar içinde iltifat ettiği yerim memelerimdi hep. Gözlerime de bayılırdı kocam. Popom geniş ve dolgun olmasına rağmen kocamın sıralamasında popom üçüncü olabilirdi ancak.

Üstteki düğmelerin birkaçını açtım, sıcak bunaltmıştı beni. Eşarbın bittiği boyun kısmı ile göğsümün üst kısmı arası açılmış, biraz ferahlamıştım, eğilince göğüs çatalım görünüyordu. Taksiye binip Balgat’a doğru yola çıktım. Taksici merakla izledi göğüslerimi arabasına binerken. Gömlek içini gösteriyor, memelerim sütyenden fırlayacak gibi dik duruyordu.

Alper beyin odasına girdiğimde saat 10’u biraz geçiyordu. Gözleri açıldı beni görünce, şaşırdı biraz ve işi kabul ettiğime çok sevindiğini söyledi. Gözleri memelerimdeydi. Gömleğim düğme aralarından potluk yapıyor ve tenimin göründüğü küçük pencereler oluşturuyordu karşıdan bakana. “Sözleşmeyi okuduğuna göre tüm maddeleri kabul ediyorsun?” dedi Alper bey. “Evet, kabul ediyorum!” dedim. İmzaları atıp dosyayı Alper beye uzattım.

Sonra birlikte aşağıya, binanın giriş katının bir kat altına indik. Fotoğraf stüdyosu bu kattaydı. Film seti gibi büyük bir stüdyo. Çalıştığım en büyük stüdyoydu. Işıklar, projektörler, kameralar, hepsi çok profesyonel görünüyordu. Stüdyonun içinde dinlenme veya rahatlama odası dedikleri bir oda daha vardı, içinde küçük bir mutfağı, yatağı ve duşu falan olan.

Sefa bey geldi az sonra, peşinden biri kadın biri erkek iki görevli daha gelip giyeceğim kıyafetlerden oluşan koleksiyonu içeri taşıyıp çıktılar. Neler yoktu ki koleksiyonda, elbiselerden tutun da mayolar, bikiniler, iç çamaşırları ve geceliklere kadar herşey vardı. Sefa bey bana elini uzatıp, “Hoşgeldin Semacığım!” derken yüzünü de uzatıp yanaklarımdan öptü. O anda kokumu içine çektiğini hissettim, yüzüm ateş gibi yandı. “Bu ne güzellik böyle Semacığım!” derken memelerime bakıyordu doğruca. “Siz Alper’le çekimlere başlayın, ben sizi odamdan izleyeceğim!” diyerek çıktı. Ben sadece, “Teşekkür ederim!” diyebildim o çıkarken.

Demek ki stüdyoda Sefa beyin odasına yayın yapan kameralar da vardı. Alper bey çekim için kameraları ve ışığı falan ayarlarken ben soyunma kabinine girdim. Kabin perdeliydi. İlk giyeceğim kıyafeti Alper bey perdeyi aralayıp elime verirken, “Bununla başlayalım, gerisi kendiliğinden gelir!” dedi. Önce başörtümü çıkardım, saçlarımı düzelttim. Düğmeleri çözüp gömleği çıkardım üzerimden. Sütyenimi çıkarttığımda meme uçlarımın sertleşip zeytin gibi büyüdüklerini gördüm, açık kahverengi renkle müthiş duruyorlardı.

Acaba Sefa bey odasından burayı da izliyor mu diye aklıma takıldı. Kabinin boyu benim boyumla aynı seviyede bitiyordu çünkü, yukarısı tamamen açıktı ve tavanda da bir sürü kameralar vardı. Kesinlikle kabini de izlediğine kanaat getirdim. Ama izlendiğimi bilmiyormuşum gibi bir süre sağa sola dönüp kabinin aynalarından göğüslerime baktım.

Sonra Alper beyin uzattığı sütyeni giydim, şeffaf ve ten rengiydi. Uçlarındaki danteller meme uçlarımı biraz örtüyordu. Eteğimin arkasındaki fermuarını açıp ayak bileğime düşürdüm. Eteğimden sonra külotumu da çıkarıp Alper beyin vermiş olduğu diğer külotu giydim. Bu da hem önden hem arkadan şeffaf ama mahrem yerimde dantellerle süslenmişti. İkisi de dar geldi biraz, bedenimi tam tutturamamıştı Alper bey. Sefa beyin izlediğini düşündüğümden şov yaparcasına sütyeni ve külotu sağa sola çekiştirip düzeltirken epey bir oyalandım kabinde.

Elbiseyi giyinirken de zorlandım biraz. Elbise dedim ama normalde evde bile giyemeyeceğim kadar kısa, sağ yanında yırtmacı olan, askılı, göğüs ve sırt dekoltesi sütyenimle neredeyse aynı hizada, arkasında fermuar olan yeşil renk bir elbise. Tıpkı gözlerim gibiydi rengi, zümrüt yeşili. Tatilde yabancı turist kadınların üzerinde gördüğüm türden, popomu sıkıca sarmıştı. Kısacık olmasına rağmen bir de yırtmaç koyduklarına kızdım biraz içimden.

Fermuarı kapatması için perdeyi aralayıp Alper beye seslendim. Kabine girdi ve fermuarımı çekmeye çalışırken çok rahat bir şekilde, “Afet olmuşsun bebeğim!” dedi. Kabin içi 3 taraf da aynalıydı. Arkam ona dönük, sırtım komple açık, önünde dururken saçlarımı topladı, basit bir toka ile tutturdu. Eli omzuma ve boynuma değiyordu bunları yaparken. “Saçların böyle güzel durdu!” dedi ve fermuarı çekip kabinden çıktık beraber…

Öğlen yemek arasına kadar böyle böyle tüm kolleksiyonu giydim ve yüzlerce fotoğrafım çekildi. Üzerimde gecelik ve külot olmasına rağmen Alper bey artık meme ucum ve amımın kıvrımları dahil heryerimi görmüştü. Hatta bana poz verdirirken vücudumda nazikçe ellemediği yer kalmamıştı. Her pozdan sonra Alper beyin sikinin pantolon içinde büyüdüğünü fark edebiliyordum. Birkaç kez eliyle pantolon üzerinden sikini düzeltme gereği bile hissetmişti. Çektiği bazı fotoğraflar erotik denebilecek tarzdaydı. Dahası bu fotoğraflarımı birçok kişi görecekti…

Öğlen arası verileceğinde Sefa bey indi aşağıya ve diğerlerini yukarıya gönderip, “Çok yoruldun Semacığım, gel biraz dinlen, içecek birşeyler ikram edeyim!” dedi. Dinlenme odasına geçtik beraber. Kendine bir bardak viski doldurdu, ben meşrubat istedim. Yatağın kenarına oturup içeceklerimizi içtik. Sefa bey, “Seni izledim yukarıdan. Her anını gördüm ve tam iki defa boşalttın beni! Alper seni boşa seçmemiş, tam istediğim kadınsın!” dediğinde hiç sesimi çıkarmadım.

Aslında ben işin bu noktaya geleceğini hissetmiştim ve kendimi buna hazırlamıştım. Odaya girdiğimizde benim üzerimde orospuların giydiğine benzer tül bir gecelik, içimde sadece şeffaf külotum vardı.

Beni öpmeye başladığında hiç itiraz etmedim, hemen öpüşmeye başladık. Elleri de boş durmayıp memelerimi okşuyordu. Sonra memelerimi öpmeye, uçlarını hafif hafif ısırmaya başladı. Beni yatağa sırt üstü yatırıp külotumu sıyırdıktan sonra amımı yalamaya başladı. Kendi de soyunup 69 pozisyonunda ağzıma verdi sikini. Bunlar kocamla yapmadığımız şeylerdi…

Sikinin baş kısmı özellikle garibime gitti, mantar gibiydi. 69 pozisyonunda epey bir yalaştıktan sonra beni domaltıp arkama geçti ve sikini amıma sokup sikmeye başladı. Ama nasıl sikiyor, kanırta kanırta, kökleye kökleye. Ben inleye inleye ikinci orgazmımı olduktan sonra artık o da gelmek üzereydi. İçime boşalmasını istedim, “Çocuğum olmuyor!” dedim. Biraz daha siktikten sonra içime boşaldı ve “Bu beni üçüncü boşaltışın!” dedi.

Boşalması bitince amımdan çıkıp, “Sıra bu muazzam götte!” dedi. Ben şaşkınlıkla, “Hiç yapmadım ordan!” dedim. “Daha iyi ya işte ilkin olacağım, kızlığını alacağım bu deliğin!” dedi. Sefa bey kafaya koymuştu, götümü de sikecekti. Ben de zaten götten sikilmenin nasıl birşey olduğunu merak ederdim hep. Birlikte duş alıp kurulandık ve yine yatağa oturduk. Kendisine bir viski daha doldurduğunda, “Bana da viski doldur o zaman!” dedim. Doldurup verdiği viskiyi bir dikişte bitirdim ve bardağı uzatıp yeniden doldurmasını istedim.

İkinci viskimi de içtikten sonra yine 69 yaptık, o altta ben üzerinde. Bu sefer göt deliğimi dillemeye, öpmeye, emmeye (ya da yemeye desem daha doğru olur) başladı. Ben de sikini ve taşaklarını emip yalıyordum büyük bir zevkle. Zevkle diyorum, çünkü göt deliğimin yalanması beni çıldırtmıştı.

İki duble viskiden sonra adeta başka bir kadına dönüşmüştüm. İlk defa inleme sesleri ile birlikte konuşmaya, “Sik beni kocacığım, amımı da götümü de sik!” demeye başladım. Sefa bey de, “Ne kocası orospu, ben senin sadece sikicinim, seni hem sikeceğim hem de arkadaşlarıma siktireceğim, tamam mı?” deyip götümü iştahla yemeye devam etti. Götümün yalanmasının verdiği zevkle birşey demeden sikini yalamaya devam ettim…

Sonra altımdan sıyrılıp arkama geçti. Domalttı beni. Göt deliğim artık hazırdı sikini yemeye. Götümün yanaklarını iyice ikiye ayırıp deliğimle sikinin başını buluşturdu. Göt deliğim tükürüklerinden iyice kaygan hale gelmiş, sikinin içime girmesi için kıvranıyordum. Sikinin mantar başını göt deliğime sürterken, “Tamam mı orospu? Arkadaşlarım da seni sikecek, ben kimle istersem onunla sikişeceksin, artık benim orospumsun!” dedi. Ben de, “Tamam kocacığım. Yeni kocam sensin, nasıl istersen öyle sik ve istediğine siktir beni!” diye cevap verdim.

Bu dediğime sinirlenip popoma şaplak attı ve “Bak halen kocacığım diyor orospu. Senin o orospu çocuğu kocan ile beni karıştırma, böyle güzel, koca memeli, koca götlü bir hatunu eliyle başkasına veren gavat kocan değilim!” diye bağırdı. Hem popoma şaplak atıyor hem de sikinin kafasını göt deliğime dayayıp girmesi için zorluyordu. Kafası girdikten sonra belime sarılıp bütün gücüyle sikinin geri kalanını da dibine kadar götüme soktu. Ama nasıl acıdı, götüm yarıldı sandım.

İçimde biraz bekleyip yavaş yavaş sokup sokup çıkartmaya başladı. Git gide hızlanıyordu. Götümü sertçe sikerken ellerinin de memelerimi bazen de amımı avuçlamasından aldığım zevk inanılmazdı. Amım da avuçlanmaya dayanamamış, orgazm olup amımdan akan sular çarşafı sırılsıklam etmişti. Elleri heryerimi mıncıklıyor, siki götüme son hızda girip çıkmaya devam ederken, “Hoşuna gidiyor mu amına koyduğumun orospusu? Kaltak, sürtük, koca götlü orospu!” gibi argo konuşuyordu. Bense ilk defa yaşadığım götten sikilmenin zevk sarhoşluğu içindeydim, “Evet, çok hoşuma gidiyor! Arkadaşların da siksin götümü!” dedim…

Sefa bey yorulana kadar sikti götümü ve sonra da boşaldı götümün içine. Sikini götümden çıkarıp yanıma uzandı. Beni sırt üstü yatırıp dudağımı dilimi öperken teşekkür etti bana, ona yaşattığım bu haz için. O da gerçekten çok zevk almıştı bu sikişmeden. Memelerimi öpmeye devam etti, o da kocam gibi bayılmıştı memelerime. Açık kahve rengiyle bal gibi tatlı duran, fındık gibi büyümüş meme uçlarımla oynuyor, emiyor, iltifatlar ediyordu sürekli…